Sayfalar

26 Mayıs 2023 Cuma

Yüce Ülkü

Ah ne yüce Ülkü!
Benim dimağım,
Peyderpey dökülen parçalarımı
birleştiren bütünüm.
Kalbimin sarkacında beni hiç sallandırmayan,
Sabit tutan,
beni oluşturan.
Yazacaklarımı tekrar harmanlayan.

Ah ne yüce Ülkü!
Doğduğumdan beri ev zannettiğim,
Metruk, çatısı olmayan binayı,
Onunla kavuşunca gerçek evimi bulduğumu,
İçinde sıcacık sevgisiyle beni yaşattığını,
Ne zaman her şeyden kaçmak istesem,
Kendimi orada bulduğumu.
Her vardığımda tekrar doğduğumu.
Çünkü onun yanında ölümün bile yeşerdiğini,
Tüm benliğimin sadece ona ait olduğunu,
Tekrar böyle yaşayabilmeyi!
İşte her şeyi o zaman hissettim!
İşte her şeyi çehrende birleştirdim.

Ah ne yüce Ülkü!
Bir dünya idi bana açılan,
İçinde en sevdiğin çiçeklerin bulunduğu,
Her tasvirin o eşşiz gözlerini andırdığını.
Madenim, baharım, gülistanım.
Seni ne kadar çok sevdiğimi gözbebeklerimden görmen gerek.

Ah ne yüce Ülkü!
Usulca konuşan rüzgardan,
Birbirine sarılmak için geceyi bekleyen ağaçlardan,
Ayçiçekten bir denize kavuşmak isteyen güneşten.
Aşkı tanımlamaya çalışan tüm bilginlerden.
Hepsinden öteyim!
Aşkının çemberindeyim!
Çünkü yakmayan bir ateşinde ötesindeyim!

Ah ne yüce Ülkü!
Yaşam suyum, aşkımın şarabı, kalbimin kadehini doldur!
Doldur ki kusana kadar içeyim!
Tüm yeryüzünü aşkınla bulayayım!
Doldur ki kana kana içeyim!
Damarlarımdan gani gani fışkırsın çiçeklerin.

3 Mayıs 2023 Çarşamba

Sanki...

Sanki... sanki hakikati çoktan bulmuşsun lakin bunu kabullenemediğin için gerçeği değiştirmeye çalışıyormuşsun gibi. Sanki tek arzunun bir yalanın yok olmasını istermişsin gibi. Gibiler ve belkiler. Seni tüketen, belki de varlığını sürekli hissettiren, seni yaşatan belkiler. Değişebileceğin hiçbir şey yokmuşçasına, doğduğundan itibaren kodlanmışçasına, Schopenhauer'un dediği gibi yaşamının son evrelerinde tüm hayatının koca bir düş kırıklığı ve yanılgılarla dolu olduğuna. Hepsini belirli zamanlarda görüp hissedip yaşamak gerekirken koca bir deryayı tek yudumda içmiş çoktan hazmetmiş gibi. Yaşamını o ağacın dibine gömüp orada huzurla yaşamasını istermişsin gibi, tüm ceremesini sen çek. O yaşasın, senin bir değerin yok, çünkü elinde tutacağın bir değerin yok. Yaşadığını sanıyorsun, yaşamıyorsun. Çünkü milattan önce öldün. Tüm çırpınışların tekrar yaşayabilmeyi ummaktı oysa ki hiç yaşamı tatmamıştın bile. Düğümlemeden çözmeye çalıştın, koparmak isterken daha da sıkılaştırdın. Yaşadığını sandığın tüm sancıların aslında yok. Onlar hayali bir karakterdi, aynaya bakan yüz, senin değildi, sadece maskendi. Peyderpey dökülen yüzün değil, tüm mimiklerindi. Boşluktan aşağı düşen düşüncelerin değil, bedenindi. Şimdi öldün asıl zihnin başka çağda yaşayacak, özgürce. Şimdi öldün, bedenin yaşayacak o ulu çınar ağacının kalbinde.