Sayfalar

2 Mayıs 2024 Perşembe

Tını

Sararan sarıdan,
Ve olmayan yeşilden,
Bir denizin serabından,
Ve içimdeki uçsuz bucaksız çölden.

Yegane filizlenen,
Ve akıl değil,
Tekrarlayan düşüncelerden hiç değil.
Tanınırcasına gelen sanrıdan hissedilmiş,
İnsanı ikiye bölen bir histi.
Satırları okuyacakların anladığı dilden değil,
Bir tanrının kulak verdiği misafirin hoşnutluğuydu,
Belki de sarhoşluğun verdiği vaazdı bunlar.

Netice de hissetmek de ondan ibaretti,
Başka ne fark edebilirdi?
Ne yücesi olabilirdi?
Duygu, his ve hissetmek.
Onu tanrı yapan, hülyaydı.

Saçmalayan insanın, 
ve miskin benin,
Dolaşacağı kelimeler,
Yoksun bir hayatın dizginlerinden,
İpini koparan bir at gibi,
Sağa sola kaçışıydı.

Ne ironiktir ki tekrarlayış,
Senin kalbinde vuku buldu.
Canlanan tümceler,
Yine sen de sıralandı.

Artık beynim,
Senin seslerinden yoksun,
Yüksek bir tepe,
Ve gönlümün çukuru,
Derme çatma bir bedende tıkılı kaldı.