Sayfalar

15 Ocak 2023 Pazar

Öz

 Evvela oraya varmam gerekirdi, netice de ulaşamadığım müddetçe acı çekecektim. İzbe bir kasabanın içinden geçerken bir evin taşlığının üzerinde külüstür bir radyodan ruhumu okşayan bir müzik duyuluyordu. Biraz daha yaklaşıp dikkatle dinledim, Negra Sombra çalıyordu. Beni doğduğum yere geri götürmüştü. La Coruna'nın denizinde bir kaza sonucu alınan yaşam sevincimi ve geride bıraktığı acı sızımı hatırlatmıştı. Aldırış etmezcesine yürümeye devam ettim, biliyordum, kendimi kandırıyordum içim kan ağlıyordu. Kendimle münakaşanın ertesinde bir patikaya ulaştım, önümde yeşilin huzuru uzanıyordu hava kasvetliydi, patikanın ucunda gözüme bir tavernanın silik görüntüsü ilişti, yağmurun yağacağını düşünerek hızlı adımlarla yürüdüm. İçeride tarla işlerinden yeni gelmiş Fransız çiftçiler vardı. Bir masaya oturdum ve yolculuğumu düşündüm; ulaşmam gereken şey hissettiğim şeyin ta kendisiydi, o ölümdü. İstediğimde yapabileceğim tek şey ölmekti. Onu da La Coruna'da hastalıklar elimden aldı. Bu düşünceler ve bir iki içkinin ardından çıktım ve gittiğim yolu bilmeden avare yürüdüm. Kalbime dokunan bir manzaraya şahit oldum ve farkında vardım. Meğerse ulaşmak istediğim şeyi bir ömür kendi içimde taşımışım. Onu kendi içimde değil, dünya da aramışım. Bunları ve nicesini bir ömre sığdırabilmek, Atlas'ın dünyayı sırtında taşımasına eşdeğer idi. Kim bilir? Belki de Atlas, dünyanın tüm acılarını sırtlıyordu. Bu tıpkı babamın "bugün yağmur yağacak" demesi ve sonrasında yağmur yağması gibiydi, sadece bir histi. İşte o zaman gerçekten hissettim, yolculuğumun sonuna geldim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder