Sayfalar

11 Aralık 2025 Perşembe

Çağ'sızı

Başka bir çağın içindeydi,
kimliksiz bir oğlan,
güncelerden esinlenmiş gibi,
anlamaya çalışırdı yeryüzünde olan biteni.

Düşünceler tutarsız, inayet tutarsız,
her adımda farkındalık yalınlığında,
doğan marazlardan nem kapardı,
daima avuçlarının içine kusardı.

Müphemliğin sarmalında cenk ederken,
hangi insan çabalardı yazgısı için?
İçindeki denizi boğulana kadar içerdi,
Sadece kendi giyotinini bilerdi.

Sürçülisan kanında fokurdayacak,
Yalnızca yazılar ve birkaç şiir için yaşayacak,
müsveddelerden daima zevk alacak.
Yaratmak için yalnız mahsusluk yapacak.

İhya dolu söylem esintileri tenine değecek,
hakikat için niceler dileyecek.
Kara saçları zaman için seyrelecek,
gözleri bir fer için zindan eyleyecek.

Keskin yoksunluk için çırpınacak,
son için başlangıca varacak,
yaşam için kalbini adak ağacına asacak,
sessizlik ve ıssızlıklarla,
bir keşişin kehaneti ile can bulacak.
Varoluşunu sadece kendine saklayacak.

30 Kasım 2025 Pazar

İç Yolsuzu

Tekrarlayışların kinayeli tekerrüründe,
bir biçimdir insan sürekli çember içinde,
kendi içine kusar sürekli dizelerinde,
bir başlangıcın umutlu ertelerinde,
tükenmişlere özgüdür bu uğurda yaşam,
nice sevinçlerin bağrında atan.

Avucunda tutuyorsa ölümü suret,
tanıklar her daim körse şayet,
insan inanmamalı bunca yüke,
hislerin hissizlikle perçinleşmesine,
camdan bir kalbin katledilişine!

Tanrının yedi dağına sığmadı mı insan acep?
Sürüklenir durur dünya diyarında,
arar bir başınalıkla yazgısını,
yaşamın sunduğu el yordamıyla.

Cennet bahçesine sığmadı mı insan acep?
Her çeşit düşün düşkünlüğünde,
elma mıdır kaderi bir Paris gibi
ya da bir Adem gibi?

5 Kasım 2025 Çarşamba

-

Tanımlıyorum ölümü,
bir sonun başlangıcıysa şayet,
başlangıçların umutsuz ertelerinde,
hep ölümlülerdir yenik düşen.

Yollarınca eskittiğin
dünyaya bir serzeniş iken yükün
şimdi kamburlaştırdığı ağaç değil,
mutlak surettir seni büken.

Yaşam kazanlarında fokurdayan
tohumun çatlağında ziftler akan
çemberin kendini yediği,
kabullenişin sonsuz döngüsü!

Şimdi tanımlıyorum ölümü,
zamansızlığın zamanında
yegane istirahattir,
göz kapaklarına mıhlanan.

28 Ekim 2025 Salı

-

Sen de sevgisin,
akan kanının,
bir su gibidir, candan
başka hiçbir şey değil.

Sen de sevgisin,
İçin için açan berfin gibi,
Beyazlığın şeffaflıktan,
başka hiçbir şey değil.

Sen de sevgisin,
bir yaşam gibi,
yeşilin bağrında atan...

Bir gün görür müyüm, yaşamı?
Yoksa gözlerin midir,
yaşamın ışığı?

9 Ekim 2025 Perşembe

-

Tatsız elverişlerden arta kalan bir yaşam.
O ki düşüneceğin mısralarda sayıkladığın, uyuya kaldığın
zihin denen bir ipin üzerinde, cambazca soytarılığın,
seni bitmek bilmeyen sarp yollarda yenik düşürdü.
Yattığın yatağındaki parmaksız zindanın,
seni daima bir bataklık kisvesinde içine çekmekte ve
sen her defasında ne zaman doğrulmaya olanak tanısan,
ensende bir nefes gibi sonsuz suçlama.
Hapis ertelerin, küstahça umutların, sayıklananın
Gecelerce istişare ettiğin etajerin cansızlığında aradın,
belleğinde yankılanan bir sesin düşünü.
Artık gecelerce ışığın katledilişi yansıyan duvarında,
sen çocukluğunda oynadığın gibi saflık tortunda ne kaldıysa,
gölgen bir canavardı her seferinde seni boğan,
şimdi yetişkinliğinde seni bir cambaz gibi oynatan...

22 Eylül 2025 Pazartesi

Başka Bir Deniz

Enrico'dur denizle açılan,
güvertesinde serinlerken,
kalbindeki alaboralarla kucaklaşan,
batışın ertesinde bir albatrosa sarılan.

Tek akrabası sinsi gölgesi,
İçgüdü daima ensesindedir,
Sessizlikleri sirenlere karışır,
çatışmaları daima sonuçsuz kalır.

Kıyıya yanaştığında; orada,
Coruna'da yalnız evidir,
eşi dostuyla kalabalıklaşan,
içindeki denizi gibi,
bir ömür yalnızlığını taşıyan.

4 Eylül 2025 Perşembe

İthafen IV

Dün bütün gün seni bekledim,
gelmeyeceğini söylemişlerdi.
Halbuki tam bir tatil havasıydı,
palto bile giymeme gerek kalmamıştı.

Gördüğümde onu,
gözlerimdeki damlalar,
soğuk toprağa karıştı.
bana bahşedilen yağıyor,
gerçekten sen miydin?

Kasvetli ve bulutlu gökyüzü,
içindeki maviyi bize açar mıydı,
yahut içimdeki denizin,
mavi koyuluğuna karışır mıydı?

Dünyanda bana ölüm yok,
ve ben, kalbinin ağını çekenlerden biriyim;
ölümsüzlük geçip giderken,
ben senin evinde yaşıyorum.

Şimdi bize bahşettiği yağmur yağıyor
ve saat çok geç oldu.
Sözcüklerim seni yakalayamaz,
ellerim silip paklayamaz...


                                                                    A.T ithafen...